Mantık yürütmenin amacı çoktan bildiğimiz bir şeyden yola çıkarak bilmediğimiz bir şeyi ortaya çıkarmaktır. Sonuç olarak, mantık yürütme doğru öncüllerden doğru bir netice doğurursa iyidir, bunu başaramazsa kötüdür. Bundan ötürü, geçerlilik sorunu gerçekle ilişkilidir ve düşünmeyle alakası yoktur. En küçük bir soru dahi; bizim aklımızın kabul ettiği öncüllerden yola çıkarak neticeyi de kabul edip etmeyeceğimize dair bir dürtü hissetmemizle alakalı değildir. Doğamız gereği genellikle doğru mantık yürütürü

Metinlerarası göndermeler yer aldıkları metinlerde ayrışıklık yaratırlar; anlatının çizgiselliğini keserek söylemi saptırırlar. Anlatılarda çizgiselliği kesen söylemin akışını saptıran çok sayıda yöntem bulunur. Metinlerarasılık yanında parçalılık (süreksizlik kopukluk), uzatısallık modern olduğu kadar postmodern metinlerin de öne çıkan özellikleridir. Burada biraraya getirilen yazılarda ağırlıklı olarak çeşitli söylem türleri içerisinde parçalılık, metinlerarasılık olguları ve işlevleri üzerinde durulmakt

Bu kitap kurumsal tanımlarama girişmeden modernitenin, modern estetiğin ve barok yazının izlerinin sürdüğü Aragon`un yazı estetiğinin en belirgin özelliklerinden birisi durumuna gelen süreksizlik, ya da parçalılık, ya da ayrışıklık, kısacası kopukluk adını verdiğimiz olgunun özellikle son dönem romanlarında pek çok görünümde karşınıza çıktığını; yazarın başvurduğu farklı yöntemlerin (parçalama, çoğulluk, kolaj, metinlerarasılık v.b) yapıtlardaki kopukluk olgusunu somut duruma getirdiklerini, onların uzatıla

"Marksizm ve Ekoloji", sosyalist-çevreci kesimlerin çeşitli düşüncelerini yansıtan kapsamlı bir çalışmadır. Ancak tarafsız olmak gibi kaygısı da yoktur. Çünkü "Kapitalizmle beraber tarihte ilk kez olmak üzere, doğa insanlık için bir nesne ve kullanım değeri haline geldi ve kendisi için var olan bir güç olarak algılanmaktan çıktı. Bu eğilim sonucu, kapital, doğal süreçleri zorlayarak, onu kendi gereksinimleri için sınırsızca kullandı," der Marksizm... Bu nedenle yeryüzündeki insan varlığı ile tüm doğal

"Öteki"nin seksi her zaman, antropolojik yan gösterimin en süslü sergilerinden birini oluşturmuştur. "Öteki"lerin yaşamına anahtar deliklerinden bakarak ne görüyorlarsa yazan antropologlar, kendi cinsellikleri konusunda ağzı sıkı kaldılar. Gözlenenin gözleyenden bağımsız bir gerçekliği olduğuna inanarak, kendinden emin bir etnograf kimliğine vurgu yaptılar. Bu kitap bu kişiliği problematize ederek, araştırmacının erotik öznelliğini mercek altına alır. Ancak kitap ne "öp ve anlat" öykülerinin derlemesi,

x

Ey, biz ki her gün ıstırap çekenler, hergün aşağılananlar. Biz, biraraya geldiğimizde mahşer gibiyiz; ve hiç kimsenin gücü bize yetmeyecektir. Biz, diğer her şeyi içine alıp eritebilecek o dev okyanusuz. Ey şairler, ressamlar, heykeltraşlar, müzisyenler, bize katılın! Kalemini, fırçanı ve fikirlerini devrimin hizmetine sun! Halkın, ona zulmedenlere karşı onurlu mücadelesinde emeğinle gençliğimizin yüreğinde bir ateş yak... Ey, bilgi, ilim irfan sahibi olanlar, yetenek, beceri, azim sahibi olanlar, eğer kiş

Feyerabend`in "Yönteme Karşı"sı uzaktan, belki de bütün eserine epigraf olabilecek bir Nietzscheci hatırlatmayı yankılıyordu: "Çağımız bilimlerin zaferinin çağı değil; bilimlere karşı bilimsel yöntem denen şeyin zaferinin çağı..." Lakatos ile yazışmalarının derlendiği bir kitabın parçası olarak "Anarşizm ÜzerineTezler" Feyerabend`in epistemolojik anarşizmini aşırılaştırmaya giriştiği açılımlardan birisi ve açıkça, bir zamanlar Sir Karl Popper`in "yanlışlamacı rasyonalizmine" karşı yürüttüğü polemiği dostu I

x

Antik Yunan Lirik Şiiri yoğun toplumsal heyecanların ve değişim sürecinin ifadesi olarak ortaya çıktı. Demokrasi yolunda yaşanan değişimlerle içiçe olan Lirik şiir aynı zamanda Antik Yunan şiirsel söyleminin üç büyük başarısından biridir. "Mirasçı" saltanat iktidarından "yağmacı" ve yağmalanmış olana bu geçiş tarihin en önemli ve uzun süren devrim hareketlerindendir. İçinde Antik Yunan Lirik şiirinin doğduğu ve belirlendiği bir ortamı var etmiştir.

Ey, biz ki her gün ıstırap çekenler, her gün aşağılananlar. Biz, bir araya geldiğimizde mahşer gibiyiz; ve hiç kimsenin gücü bize yetmeyecektir. Biz, diğer her şeyi içine alıp eritebilecek o dev okyanusuz. Ey şairler, ressamlar, heykeltıraşlar, müzisyenler, bize katılın! Kalemini, fırçanı ve fikirlerini devrimin hizmetine sun! Halkın, ona zulmedenlere karşı onurlu mücadelesinde emeğinle gençliğimizin yüreğinde bir ateş yak... Ey, bilgi, ilim irfan sahibi olanlar, yetenek, beceri, azim sahibi olanlar, eğer

Muammer Karadaş: Eşikteki çağın diliyle konuşuyor. Azınlıktanda azınlık... Tedirgin; bu yüzden kuşkucu... Mutlu olmadı; yenilmedi mutluluğa, bulduğu yerde terketti onu. Sorularıyla bir gerilla... Masum olduğunu söylemedim daha. Şiir labirentinde dip odalardan birine kapatılmalı Bir Tetik Boşluğunda... -Adnan Sadıcı- (Arka Kapak)

"Niçin yaşamın kendisi de, zaman zaman üzüntü içinde farkına varılan daha sürekli ve daha derin bir uykudan başka bir şey olmasın? Duyumlarımın nesnelerinin neler olduğunu düşündüğümde, beni var eden bu düşüncede karşıtlıklarda karşılaşıyorum! Biri Ruh, diğeri Madde olan, birbirinden kesin bir çizgiyle ayrılmış, aynı zamanda birbirine karşıt bu iki öz, nasıl oluyor da etkide bulunabiliyor birbiri üstünde -kaldı ki, biri diğerinin düşüncesine sahip olsun?" Keskin ve derin bir metafizik öngörüyle aydınlanmı

Semra Özal`la ortak şirket kuran Faziletli genel başkan... Tansu Çiler`le aynı şirkete ortak olan solcu genel başkan... Kardeşinin İstanbul`da 2 bin dönüm toprağı olan genel başkan... Eşine kızdığı zaman kalem kıran genel başkan... Eşinin 1285 çeşit altını olan genel başkan... Eşi sık sık düşük yapan genel başkan.. Nikahında sadece iki şahit bulunan genel başkan... Bir ayda 23 kilo veren genel başkan... Bir türlü kilo alamayan genel başkan... Evlenmeden önce eşi hamile kalan muhafazakar genel başka

x

Akıl hastanelerinde yatan yüzlerce kişinin anıları, kriz anında hissettikleri, aileleri ve doktorları için düşündükleri hepimize çok ilginç gelmiştir. Bu kitapta anlatılan, normal ile akıl hastası arasındaki geçişliliğin belirsiz sınırlarında yaşanan öykülerde yer yer kendinizi bulacaksınız. Dostoyevski, Sartre, Tolstoy, Nijinksy gibi ünlülerin yaşadıkları deneyleri de aktaran özgün yazılar, okuyucuyu derinden sarsacak, insana biraz daha yakınlaştıracaktır. (Arka Kapak)

x

İlk kez 1762'de yayınlanan Toplum Sözleşmesi, tüze ve devlet öğretileri kuramcıları galerisinde Rousseau'yu hiç sarsılmayacak bir yere oturttu. Dünyada en çok alıntı ve görnderme yapılan yapıtlardan biridir. Rousseau, ayrıca toplumcu (sosyalist) düşüncenin yolunuda ilk açanlar arasında yer alır. ( "iyiliğin Kötülükleri: Eşitsizliğin Kaynağı Üzerine Söylev"). Toplum Sözleşmesi, siyasal ve toplumsal konuları ,işlemesine karşın, Rousseau'nun kendine özgü anlatım biçemi sayesinde keyifle okunan, kolay anlaiılan