Kürt insanını, dorukları her daim karlı yüksek dağlarından, çağıl çağıl akan berrak sularından, görkemli vadilerinden, bereketli ovalarından, rengarenk çiçeklerle kaplı topraklarından, onu özel ve özgün kılan ve içinde soluk aldığı zengin kültürel köklerinden zorla kopararak bilinmezliklerle dolu yoksul bir yaşama mahkum eden tehcir, Kürt ve Kürdistan tarihinde yaşanmış tekil bir olgu değildir. O, mevcut coğrafyanın ve etnokültürel varlığın, tarihsel çağlar boyunca defalarca yaşamak zorunda kald ...